Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları: Bir Ekonomistin Gözünden “Güngören Kimin?”
Ekonomi biliminin temelinde, “kaynakların sınırlılığı” ve “seçimlerin sonuçları” yer alır. Her birey, her kurum ve her şehir, kıt kaynaklar arasında tercih yapar; bu tercihler, yalnızca bugünü değil, geleceği de şekillendirir. “Güngören kimin?” sorusu ilk bakışta mülkiyet veya idari bir sorgu gibi görünse de, aslında ekonomik bir mercekle bakıldığında çok daha derin bir anlam taşır. Çünkü bu soru, bir yerleşim alanının kimler tarafından üretildiğini, kimler tarafından tüketildiğini ve kimler için değer ürettiğini sorgular.
Güngören’in Ekonomik Kimliği: Üreten, Tüketen, Dönüştüren
Güngören’in Tarihsel Ekonomik Konumu
İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan Güngören, Türkiye’nin sanayileşme döneminde hızla gelişen, emek yoğun sektörlerin merkezi haline gelmiş bir ilçedir. Tekstil, deri ve küçük imalat işletmeleri, Güngören ekonomisinin omurgasını oluşturmuştur. Bu yapı, ilçe halkına istihdam sağlamış, bölgesel gelir yaratmış ve yerel ticareti canlandırmıştır.
Ancak “Güngören kimin?” sorusuna ekonomi açısından bakıldığında, cevabın sadece mülk sahiplerine veya yerel halka indirgenemeyeceği görülür. Çünkü bir ilçenin “sahipliği”, aslında onun ekonomik döngüsünde kimlerin rol aldığıyla ilgilidir: üreticiler, yatırımcılar, çalışanlar ve tüketiciler bu sahipliğin parçalarıdır. Güngören, ekonominin çok aktörlü doğasının küçük bir modeli gibidir.
Gayrimenkul ve Sermaye Akışları: Değerin El Değiştirmesi
Güngören, zamanla üretimden ziyade gayrimenkul yatırımlarıyla öne çıkmaya başlamıştır. İlçedeki eski sanayi alanları, kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte konut ve ticari gayrimenkul alanlarına dönüşmektedir. Bu süreç, ilçenin ekonomik sahipliğini sermaye sahiplerine doğru kaydırmaktadır.
Bir zamanlar emek gücüyle büyüyen Güngören, bugün arsa değerleriyle ölçülen bir ekonomik dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşüm, klasik “üretenin değil, yatıranın kazandığı” piyasa dinamiklerinin yerel bir yansımasıdır. Ekonomik olarak Güngören’in “kimin olduğu” sorusu, böylece mülkiyet belgelerinin ötesinde, gelir dağılımı ve sermaye yoğunlaşması ekseninde yanıtlanmalıdır.
Bireysel Kararlar ve Mekânsal Ekonomi
Yaşam Tercihleri ve Ekonomik Rasyonalite
Bireyler açısından Güngören, ekonomik kararların bir sonucu olarak şekillenmiştir. Ulaşım olanakları, konut fiyatları, iş olanakları ve sosyal altyapı, ilçeye olan talebi belirleyen faktörlerdir. Daha uygun konut fiyatları arayan orta gelirli kesimler için Güngören, merkezi konumu ve ulaşım avantajlarıyla cazip bir seçenektir.
Ancak ekonomik rasyonalite yalnızca bugünün tercihlerini değil, geleceğin fırsat maliyetlerini de içerir. Güngören’de yaşamak, merkezde olmanın getirdiği erişim kolaylığına sahip olmayı sağlar; fakat yoğun nüfus, çevresel baskı ve sınırlı yeşil alanlar gibi maliyetleri de beraberinde getirir. Bireylerin bu koşullar altında yaptığı seçimler, bölgesel ekonominin şekillenmesine doğrudan katkıda bulunur.
İşletmelerin Perspektifinden Güngören
KOBİ’ler için Güngören, düşük kira, lojistik avantaj ve iş gücü erişimi açısından önemli bir merkezdir. Ancak artan arsa maliyetleri ve dönüşen mülkiyet yapısı, küçük işletmelerin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Bu da ilçede ekonomik faaliyetin yapısını, üretimden hizmet sektörüne doğru kaydırmaktadır.
Bu değişim, “Güngören kimin?” sorusunu yeniden gündeme getirir: Artık Güngören, üreticinin değil, yatırımcının ilçesidir. Sermaye birikimi, emek temelli üretimi geride bırakmakta, bu da sosyal adalet ve fırsat eşitliği konularında yeni tartışmalar yaratmaktadır.
Toplumsal Refah ve Ekonomik Sahiplik
Kentsel Dönüşümün Sosyoekonomik Etkileri
Güngören’deki kentsel dönüşüm süreçleri, yalnızca binaları değil, toplumsal yapıyı da dönüştürmektedir. Eski mahalle dokuları yerini yüksek katlı rezidanslara bırakırken, gelir seviyesi düşük kesimler kentin çeperlerine itilme riskiyle karşı karşıyadır. Bu süreçte mülkiyet el değiştirirken, “ekonomik sahiplik” kavramı yeniden tanımlanır: İlçeyi şekillendirenler artık orada yaşayanlar değil, yatırım yapanlardır.
Toplumsal refah açısından bu durum, kent içi eşitsizlikleri derinleştirme potansiyeline sahiptir. Ekonomik büyüme rakamları artabilir; ancak bu büyümenin adil dağılımı sağlanmadıkça, gerçek sahiplik hissi toplumsal tabanda karşılık bulmaz.
Refahın Paylaşımı: Kimin İçin Güngören?
Eğer bir ilçe yalnızca sermaye için değerli hale geliyorsa, orada toplumsal refahın sürdürülebilirliği sorgulanmalıdır. Güngören’in geleceği, ekonomik kazancın kimler arasında paylaşıldığına bağlıdır. Eğer yatırım ve rant gelirleri, üretim ve emekle desteklenmezse, ilçe bir “finansal varlık” olarak varlığını sürdürür ama toplumsal kimliğini yitirir.
Bu noktada ekonomi biliminin temel ilkesi yeniden karşımıza çıkar: Kaynaklar sınırlıdır, fakat adil paylaşım, bu sınırlılığı aşmanın en rasyonel yoludur.
Geleceğe Dair Ekonomik Senaryolar
Güngören’in Geleceği: Üretim mi, Rant mı?
Güngören’in gelecekteki ekonomik yönelimi, üretim temelli bir büyüme modeline mi yoksa gayrimenkul odaklı bir rant ekonomisine mi yöneleceğine bağlı olacaktır. Eğer bilgi ekonomisi, yenilikçi işletmeler ve girişimcilik desteklenirse, ilçe yeniden üretim merkezli bir kimliğe kavuşabilir. Aksi halde, değer sadece arsa fiyatlarıyla ölçülmeye devam edecektir.
Bir Ekonomistin Cevabı: Güngören Hepimizin
Sonuçta, “Güngören kimin?” sorusunun ekonomik yanıtı tek bir kişiye ya da kuruma işaret etmez. Güngören, çalışanıyla, yatırımcısıyla, tüketicisiyle, yani ekonomik döngünün tüm aktörleriyle birlikte “hepimizin”dir. Gerçek sahiplik, yalnızca tapuda değil, üretim, paylaşım ve toplumsal dayanışmada anlam bulur.
Bir ekonomistin gözüyle bakıldığında Güngören, sadece bir ilçe değil; kaynakların, tercihlerin ve sonuçların kesiştiği canlı bir laboratuvardır. Ve bu laboratuvarda geleceği belirleyecek olan, sahiplik değil, adil kalkınmadır.